İzmir
00:00:00
İmsak vaktine kalan
İzmir
Parçalı bulutlu
21°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara
MENÜ
HABERİYAY Genel Alper Alhat: Çözüm Entegre Zeytinyağı Fabrikaları

Alper Alhat: Çözüm Entegre Zeytinyağı Fabrikaları

Akhisar Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Alper Alhat, zeytinyağı fabrikacılarıyla buluştu.

4 Dakika
Okunma Süresi

Akhisar Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Alper Alhat, zeytinyağı fabrikacılarıyla buluştu.

GENEL

Akhisar Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Alper Alhat, zeytinyağı fabrikacılarıyla buluştu. Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) Manisa İl Koordinatörü Murat Akın’ında katıldığı toplantıda Alhat, “Zeytinyağı fabrikaları çevreyi kirletiyor diye 2 faz modeli dayatılmıştı. Ceza ile korkutulan fabrikalar prina tesislerine mahkûm edilmişti.

Ama görüyoruz ki onlarda karasuyu derelere salıyor. Eskiden küçük küçük deşarjlar vardı şimdi toplu. Çözüm bu mu yani? Hiçbir sorun düzelmediği halde fabrikalarımızın gelirleri

daraldı. Bu model sürdürülemez” dedi.

Prina tesislerinin karasuyu arıtmak ya da değerli ürüne çevirmek yerine kolay yolu seçip gizlice doğaya saldığını öne süren Alhat, buna rağmen fabrikacılara ödenen prina fiyatlarının

her geçen yıl düştüğünün altını çizdi. Mevcut sistemin sürdürülemez hale geldiğini vurgulayan Alhat “Çözüm entegre zeytinyağı fabrikalarında” diye konuştu. Alhat şöyle devam etti:“Akhisar ve çevre ilçelerde 128, Türkiye’de ise yaklaşık bin 600 zeytinyağı fabrikası faaliyet gösteriyor. Zeytinyağı fabrikalarımızın çoğu değirmenci modeli çalışır. Yani müstahsilin getirdiği zeytini, yağa işler., yağın bir kısmını emeğinin karşılığı hak olarak alır. Yağ alındıktan sonra prinası da fabrikacıya kalır. Genel kuraldır; üretimden kalan sekonder çıktılar ya değerli ürün olarak kullanılır ya da bertaraf edilmesi gereken atık olarak önümüze gelir ki bu da ekstra maliyet demektir. Yani değerlendirebilirsen para, satamazsan bela…”

“Geçmişi hatırlarsak, eskiden 3 faz modelinde, kuru prina, prina tesislerine satılır, karasuyu ise kullanmayı bilmediğimiz için dere, göl ve denizlere kontrolsüzce bırakılırdı. Yoğun polifenol içeren karasu, antioksidan etkisi ile suda çözülmüş oksijeni bağlayarak su canlılarını öldürdüğü için çevreyi kirletiyordu. Burada yanlış olan, kötü olan, karasu değil. Bu suyun derelere dökülmesiydi. Karasuyu yıllarca öcü gibi gösterdiler. Doğru kullanmasını bilmiyorsan ve doğaya kontrolsüzce salıyorsan ürünün suçu ne? Kullanmasını bilmediğin her şey tehlikeli ve zararlı olabilir”

ATIK DEĞİL ALTIN

Karasuyun sanıldığı gibi bir atık değil, doğru işlendiğinde yüksek katma değer yaratabilecek bir hammadde olduğunu vurgulayan Alhat, “Karasuyun içeriği aslında çok değerli bileşiklerle dolu. İlaç ve kimya sanayinde kullanılabilecek mesela polifenoller var. Zeytinyağının ppm düzeyindeki polifenolü için güzellemeler yazılırken burada tonlarcası boşa gidiyor, kimse farkında değil. Potasyum var, fosfor var, çeşitli iz elementler ve vitaminler var” ifadelerini kullandı.

YİNE DERELERE VERİLİYOR

Alhat, iki faz sisteme geçiş sürecinde sektöre ve bakanlığa verilen sözlerin tutulmadığını belirterek “Bütün fabrikaların suyu prina tesislerine toplandı, şimdi onlar gizli saklı derelere veriyor. Ne değişti? Koku daha fazla, çevre kirliliği daha fazla, ama zeytinyağı fabrikalarının prina gelirleri gün geçtikçe azalmakta” diye konuştu.

TEKELLEŞMEYE GİDİYOR

Prina tesislerinin tekelleşmeye başladığı iddialarını da gündeme taşıyan Alhat, “Hatta duyduğumuz kadarıyla prina tesisleri artık para vermek yerine para almayı düşünüyorlarmış.Önemli bir gelir kapısı kapanıp yeni bir gider kapısı açılırsa fabrikacı mecburen çiftçiden daha çok hak istemek zorunda kalır” uyarısında bulundu.

İŞTE ÇÖZÜM

Sektörün çıkış yolunun basit ama uygulanabilir bir modelden geçtiğini belirten Alhat, “İmkân ve kabiliyetlerimiz çerçevesinde ayakları yere basan bir projemiz var. Daha ileri prosesler ve yüksek katma değerler mümkün ama biz merdiveninin birinci basamağından başlayacağız. TKDK’ya başvurup zeytinyağı fabrikaları için yeni bir destek modeli oluşturmalarını isteyeceğiz. Her fabrikaya çekirdek çıkarma ve ikinci ekstraksiyon için 3 faz dekantör hibesi ve veya sübvansiyonlu kredi desteği talep edeceğiz” dedi.

Yeni modelin gerçek bir 0 atık projesi olduğunu vurgulayan Alhat, “Bir yem fabrikası ile görüştüm, çekirdeksiz az yağlı prinadan ne kadar varsa satın alabileceklerini ve yemde kullanabileceklerini beyan ettiler. Çekirdek zaten değerli bir yakacak onu söylemeye bile gerek yok. Karasu ise çiftçilere geri verilecek, onlar da kendi bahçelerine bedava sıvı gübre olarak kullanacaklar. Projemiz bu kadar basit. Kirletme yok. Ekstra maliyet yok. Verimlilik ve gelir var” dedi.

YENİ FABRİKA AÇMAK LİSANSA BAĞLANSIN

Her isteyenin istediği yere fabrika açmasının mahsurlarına da değinen Alhat, “Yeni zeytinyağı fabrikası açmak için o çevredeki zeytin ağacı varlığı ve fabrika kapasitesi dikkate alınarak aşırı rekabetin oluşması önlenmeli” diye konuştu.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *